Vur başını taşlara!..

Konuyu aslında dünkü Gaf'let Kürsüsü'nde dile getirmiştim. Ancak mevzunun derinliği ve önemi nedeniyle onu sadece bir kutucuğa sığdırmaya çalışmanın hata olduğuna kanaat getirip yeniden yazmak istedim.
Efendim, yaşlı bir teyzemiz Tik Tok'ta kafasına sürekli bir balonla "Pat, pat, pat" diye vurmuş. Başka da hiçbir şey yapmamış. İzleyenler, teyzemize hediye göndermişler yani hesabına para yağdırmışlar. "E, ne var bunda?" demeyin. Bana göre bu olay ülkenin önde gelen sosyolog, psikolog, siyasetçi, ekonomist ve diğer akil adamlarından oluşan bir kurul tarafından uzun uzun araştırılıp, raporlanmalı.
Sizi bilmem ama benim kafamda deli sorular var:




1- İzleyenler, acıyıp sadaka mı verdi yoksa gerçekten şovu mu (!) beğendi?
2- Teyzem kazancını arttırmak için gelecek hafta kafasına balon değil de çekiç vurmaya kalkarsa bu işin sonu nereye varır?
3- Para kazanmanın yolu bu kadar basit iken (!) ben kızımı yıllarca okuyup da doktor olmaya nasıl ikna edebilirim?
4- Saçmalığın, tuhaflığın, garipliğin bu denli prim yaptığı bir dünyada insan nasıl "normal" kalabilir?
Ve daha niceleri...

Yeni ekran fenomeni:Savaş Kurtbaba
Her felaket, ekranlarda bir yıldız yaratıyor. 17 Ağustos ve daha sonra 6 Şubat depremleri sayesinde deprem bilimciler yıldızlaşmıştı. Hepimiz onların ağzının içine bakar olmuştuk. (Ahmet Mete Işıkara, Naci Görür, Celal Şengör, Şener Üşümezsoy, Ahmet Ercan)
Terör olayları, sınır ötesi harekatlar ve bölgemizdeki savaşlar yüzünden güvenlik uzmanlarıyla tanıştık. (Abdullah Ağar, Coşkun Başbuğ, Mesut Hakkı Caşın)




Kısa süreler içinde tekrarlanan seçimler sayesinde bu kez kamuoyu araştırma şirketi sahiplerinin yani halk arasında bilinen isimleriyle "anketçileri" tanıdık. (Tarhan Erdem, Hakan Bayrakçı, Murat Gezici)
Son yıllarda başta çocuk cinayetleri olmak üzere giderek artan kriminal olaylar da kendi yıldızını yarattı: Emekli komiser Savaş Kurtbaba.
Ondaki televizyon enerjisini ilk keşfeden kişi Hakan Ural oldu. Narin Güran cinayeti davası sırasında neredeyse her gün Neler Oluyor Hayatta programına katılıp yorum yapan Kurtbaba müthiş tecrübesi ve 12'den vuran isabetli tahminleriyle adeta kendi seyirci kitlesini yarattı.
Kurtbaba ekranın çok sevdiği bir karaktere sahip. Net konuşuyor, lafı eveleyip gevelemiyor, her yorumunu mutlaka bilimsel bir veriye bağlıyor. Hepsinden önemlisi, en teknik konuları bile halkın anlayabileceği şekilde sadeleştirmeyi beceriyor.
Savaş Kurtbaba'yı sezonluk bağlayabilen gündüz kuşağı programı çok şey kazanır. Benden uyandırması...

Yemişim böyle sanatı!
Olayı biliyorsunuzdur, adamın biri sanat diye bir tane muzu bantla duvara yapıştırdı. Sonra bir başka adam çıkıp sanat eserini (!) 6,2 milyon dolar ödeyerek satın aldı ve 9 gün sonra düzenlediği basın toplantısıyla o muzu afiyetle yedi.




Adam kripto para zenginiymiş. Verdiği iki mesaj olduğunu düşünüyorum: 1- Haydan gelen huya gider. 2- Yemişim böyle sanatı...
Bu olayla birlikte "Sanat, toplum için mi? - Sanat, sanat için mi?" paradoksu da çözülmüş oldu.
Sanat doyurmak içindir. Kiminin midesini, kiminin beynini...

Gaf kürsüsü
Spiker Ebru Baki, TV 100"deki ilk yayınında muhabir arkadaşı Fatih Poyraz'ı "Fatih Portakal" diye anons edince bizim kürsüye de siftah yapmış oldu.

Zap'tiye
Türk Ordusu'nun sadece eğittikleri bile Azerbaycan'da, Suriye'de, Libya'da üç gün içinde düşmanı pert etti. Akıllı olun!

Ne demiş?
Neler Oluyor Hayatta programında Dr. Ahmet Çiçek'ten ezber bozan bir açıklama geldi: "Depresyon ilaçları depresyona neden oluyor."



Haber Kaynak : SABAH.COM.TR

"Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır."